Nerede Saklı İnsan

Yoruldum… Sadece yoruldum…

Ama ne kadar zor geliyor artık bu kadar basit bir kelimeyi bile yanında söylemekten çekinmeyeceğiniz bir insan bulabilmek. Artık seni bulunduğun yerden çekip çıkarmak için uzanmıyor o eller. Bulunduğun yerden daha da aşağıya çekmek için çabalıyorlar. Anlaşılmayan bir kıskançlık, anlamladıramadığım bir ‘en beğenilen’,’en başarılı’ olma hırsı. Başarılı ol zaten güzel kardeşim. Başarılı ol da; bunu benim başarısızlığımla doğru orantılı sayma. Neden girmediğim, girmeyi aklımdan dahi geçirmediğim bir yarışa beni dahil edip, hem kendini hem beni paralıyorsun ki? Neden güven denen duyguyu alıp ellerinle lime lime edip avuçlarıma koyuyorsun? Neden artık güven duygusu sanki bir lüks tüketim eşyası olmuş da, sahtesi kol geziyor etrafta?

Ah, nereye gitti o gönlü güzel insanlar acaba? Her türlü güçsüzlüğümüzü, aleyhimize ileride delil olarak sunulmak üzere kullanılmayacağını bilerek, kendisine açabildiğimiz o güzel insanlar nerede? Sahi Yaşar Kemal’in de dediği gibi ‘o güzel insanlar o güzel atlara binip gittiler’ mi? Keşke giderken nereye gideceklerini de söyleselerdi bazılarımıza. Söyleselerdi de gidip dertleşseydik onlarla. Dizlerinde avutsaydık kendimizi. O zaman belki kabuk bağlardı kanayan yaralarımız. O zaman belki de çıkarırdık hepimiz üzerimizdeki güçlü görünelim diye giydiğimiz  ağır zırhı. Taşıması artık çok zor çünkü. 

‘Sevgili dost
Herkesin seviyormuş gibi yaptığı; ancak sevginin ne olduğunu pek az kimsenin bildiği bir zamanda yaşıyoruz.’ Ali Ural